yapılan ibadetler Allah indinde kabul olmaz, daima taharet üzere
olmak ve şeytana uymamak lâzımdır.” der.
Böylece Hacı Bektaş'ın şöhreti kısa zamanda yayılır, Anadolu'nun her
yanından muhib ve müridler akın akın onu görmeye ve ona
bağlanmaya koşarlar. Semâhlar, safalar sürdürülür, meclisler
kurulur, davetler verilir. Yoksullar, hastalar, murat almak isteyenler
ona doğru koşmaya başlarlar.
Bu arada Hacı Bektaş Velî'nin seçtiği bir “Halifeler grubu” vardır ki
Hünkâr, bunları Anadolu'nun muhtelif yörelerine irşad hizmetiyle
gönderir. Bunlardan her biri gittiği her yerde mürid, muhib edinir,
halkı uyarırdı. Hacı Bektaş Velî, otuz altı bin çerağ uyarmış, otuz altı
bin Halife edinmişti. Bunların üç yüz altmışı, gece gündüz, Hünkâr'ın
huzurunda hizmette bulunurdu. Hünkâr, Ahirete göçünce onların
herbiri, Hünkâr'ın gönderdiği yerlere gittiler.
Bunların en meşhurları; Cemâl Seyyid, Sarı ısmâil, Hacım Sultan,
Baba Resul, Pîr-âb Sultan, Recep Seydi, Sultan Bahâeddin, Yahya
Paşa, Barak Baba, Ali Baba, Sarı Kadı, Atlas-puş Sultan, Dust-ı
Hudâ, Hızır Sâmir idi.
Hünkâr'ın hususî hizmeti, Sarı İsmâil'e aitti. Hünkâr, onu pek çok
severdi. Halifelerden hiçbiri, onun mertebesine erişemedi. Hünkâr'ın
ibriktârı o idi. Sulucakarahöyük'den bir yere gitmek istese çok defa
yanına onu alırdı.
(.....)
Mehmet Kaytanbıyık
21. Yüzyıl, Ocak - Haziran 2009
HACI BEKTAŞ VELİ'NİN ÖLÜMÜ
Hacı Bektaş Velî, bir gün namaz kıldı. Evrâdını okudu, halvete vardı.
Sarı İsmâil'i çağırdı: