Kamulaştırma Bedel Artırım Davası_ Faiz Başlangıcına Dair Kritik YİBGK Kararı.pdf

AhmetCan8 7 views 5 slides Oct 23, 2025
Slide 1
Slide 1 of 5
Slide 1
1
Slide 2
2
Slide 3
3
Slide 4
4
Slide 5
5

About This Presentation

Kamulaştırma Bedel Artırım Davası: Faiz Başlangıcına Dair Kritik YİBGK Kararı
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, 20.10.1989 tarihli ve E. 1988/4, K. 1989/3 sayılı kararıyla, kamulaştırma bedelinin artırılması davalarında faizin hangi tarihten itibaren istenebileceği...


Slide Content

Kamulaştırma Bedel Artırım Davası: Faiz Başlangıcına Dair Kritik YİBGK Kararı
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, 20.10.1989 tarihli ve E. 1988/4, K. 1989/3 sayılı
kararıyla, kamulaştırma bedelinin artırılması davalarında faizin hangi tarihten itibaren istenebileceği
konusundaki içtihat uyuşmazlığını gidermiştir.

Devletin yürüttüğü kamulaştırma işlemleri, mülkiyet hakkına doğrudan bir müdahaledir. Anayasa,
bu müdahalenin ancak "tam karşılık" bedelinin peşin ödenmesi şartıyla hukuka uygun olacağını
güvence altına almıştır.
Peki, idare tarafından belirlenen bedel eksikse ve mal sahibi "bedel artırım davası" açmak zorunda
kalırsa ne olur? Yıllar süren yargılama sonunda kazanılan artış tutarı için faiz hangi tarihten itibaren
işlemelidir?
Bu konu, uygulamada ciddi görüş ayrılıklarına yol açmışken, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel
Kurulu 1989 tarihli (E. 1988/4, K. 1989/3) kararıyla bu hukuki sorunu içtihatla çözmüştür. Karar,
sistemin eksik ödeme eğilimine karşı mülkiyet hakkını koruyan temel bir dayanak noktasıdır.
Sorun şuydu. bazı görüşler faizin dava tarihinden veya kararın kesinleşmesinden itibaren
başlaması gerektiğini savunuyordu. Bu durum, mülkü idareye geçmiş ancak parasının tamamını
alamamış mal sahibini ciddi bir kayba uğratıyordu. YİBGK, bu yaklaşımı reddetmiştir.
Kararın gerekçesi, kamulaştırmanın hukuki niteliğine ve mülkiyetin devri anına odaklanır.
Kamulaştırma hukuka uygun bir idari işlemdir ve anayasal hedefi tam karşılığı derhal ödemektir.
İdare bu yükümlülüğünü yerine getirmezse, eksik kalan kısım mal sahibi için bir para alacağına
dönüşür. Paranın zamanında ödenmemesi ise bir zarar doğurur ve bu zararın karşılığı faizdir.
Yargıtay, mülkiyetin genel kuralına atıf yapmıştır. Bir malın mülkiyeti kime geçerse, o malın yarar ve
riski de o kişiye geçer. Kamulaştırmada mülkiyetin idareye geçtiği an, hukuki bağın kesildiği andır.
Bu tarihten itibaren mal sahibi artık o mülkten faydalanamaz. Dolayısıyla, idarenin "mal sahibi zaten
taşınmazdan faydalanıyordu, bu nedenle faiz istenemez" savunması da bu kararla hukuki temelini
yitirmiştir.
Sonuç olarak, YİBGK, kamulaştırma bedelinin artırılması davalarında, mahkemece hükmedilen
artış kısmı için faizin, mülkiyetin idareye geçtiği günden itibaren hesaplanması gerektiğine
hükmetmiştir.
Bu karar, idarenin eksik bedel belirleyerek süreci uzatmasının maliyetini mal sahibine yüklemesinin
önüne geçmiştir. Hak sahiplerinin, bu içtihadı bilerek hareket etmesi, anayasal güvence altında olan
mülkiyet haklarının tam anlamıyla korunması ve gerçek değer kaybının önlenmesi için zorunludur.
Özetle, mahkemece artırılan bölüm için mülkiyetin idareye geçtiği günden itibaren faiz
istenebileceğine karar verilmiştir.

Kararın gerekçesinde ise şu hususlar vurgulanmıştır:

Kamulaştırmanın hukuka uygun idari bir işlem olduğu ve karşılığının Anayasa'ya göre peşin
ödenmesi gereken "tam karşılık" (rayiç bedel) olduğu kabul edilmiştir.

Eksik ödenen kamulaştırma bedelinin mal sahibinin para alacağına dönüştüğü ve paranın
zamanında kullanılmaması halinde doğan zararı karşılamak üzere faiz istenebileceği belirtilmiştir.

Mülkiyet hakkının genel kuralı gereği, taşınmaz malın hukuki bağının kesildiği, yani mülkiyetin
idareye geçtiği andan itibaren yarar ve riskin idareye geçeceği ifade edilmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'ndaki ilgili maddeler uyarınca, mal sahibinin elde ettiği faydanın faizi
karşıladığı yönündeki görüşün benimsenmediği belirtilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun taksitle ödenecek kamulaştırma parasına faiz yürütüleceği
yönündeki kuralın da bu sonucu doğruladığına dikkat çekilmiştir.

Kamulaştırmanın idari yargı yönünden kesinleşmesinden önceki veya kamulaştırmasız el atma
hallerinin içtihadı birleştirme konusunun dışında tutulduğu belirtilmiştir.

Sonuç olarak, kamulaştırma parasının artırılması hakkında açılacak davalarda, mahkemece
artırılan bölüm için mülkiyetin idareye geçtiği günden itibaren faiz istenebileceğine oy çokluğu ile
karar verilmiştir.


YARGITAY
İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU
E. 1988/4
K. 1989/3
T. 20.10.1989

ÖZET : Kamulaştırma parasının artırılması hakkında açılacak davalarda, mahkemece artırılan
bölüm için mülkiyetin idareye geçtiği günden itibaren faiz istenebilir.

DAVA : Kamulaştırma bedelinin tam olarak ödenmediği iddiası ile bu karşılığın artırılması
davasında faizin hangi tarihten başlatılması gerektiği konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ile
Beşinci Hukuk Dairesi'nin kararları arasında çıkan içtihat uyuşmazlığının giderilmesi DSİ. Genel
Müdürlüğü vekilleri tarafından verilen 28.11.1987 günlü dilekçe ile istenmiş, Yargıtay 1. Başkanlık
Kurulu'nca 28.4.1988 günlü, 41 sayılı karar ile içtihadın birleştirilmesi yoluna gidilmesi uygun
görülmüş olup Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nda raportör üyenin açıklamaları dinlenip iş müzakere
edildikten sonra, 24.2. 1989 günlü oturumda; Hukuk Genel Kurulu'nun 3.5.1974 günlü, 245-470
sayılı ve 21.9.1979 günlü, 324-1255 sayılı; Beşinci Hukuk Dairesi'nin 3.3. 1977 günlü, 1322-1374
sayılı; 7.4.1983 günlü 3504-3556 sayılı kararlarında "kamulaştırma bedelinin arttırılan bölümüne,
idarenin taşınmaz mala fiilen el koyma gününden öncesi için faiz yürütülemeyeceği"
benimsenmesine karşılık gene Beşinci Hukuk Dairesi'nin 16.2.1987 günlü 17860-1818 sayılı
kararında ve müteakip kararlarında "Tapuda ferağ halinde, hukuki el koyma gerçekleşmiş
olacağından bu tarihten itibaren de faizin hesaplanması gerektiği" kabul edilmiş olup içtihat
aykırılığının bulunduğuna ve giderilmesi gerektiğine oybirliğiyle karar verildikten sonra işin esasının
görüşülmesine geçilmiş, ilk toplantıda ileri sürülen görüşlerden hiçbiri üçte iki çoğunluğu
sağlayamadığından 20.10.1989 gününde konu yeniden görüşülerek aşağıdaki sonuca varılmıştır:

KARAR : Tam ödenmeyen kamulaştırma bedelinin ve faizin niteliği problemin çözümünü önemli
ölçüde kolaylaştıracaktır: "para borçlarında faiz, alacaklının cebinde zamanında bulunmayan
paradan mahrumiyeti karşılayan bir ivaz" olarak ifade edilebilir.

Hiç şüphe yok ki kamulaştırma bir haksız fiil değildir. Anayasa tarafından kabul edilen hukuka
uygun bir müessesedir. İdare ile mal sahibi arasında akti bir ilişkinin varlığından da söz edilemez.
Zira akitte esas olan tarafların serbest iradelerinin birleşmesidir. Burada gerek hukuki işlemin
kurulmasında gerekse unsurlarının tespitinde serbest iradelerin birleştiğinden de söz edilemez. şu
halde kamulaştırma parasını hukuka uygun idari bir işlem sonunda malı alınana verilen bir karşılık
olarak nitelemek yerinde olur. Daha önceki Anayasalarda olduğu gibi 1982 Anayasası'nın 46.
maddesinde de "Özel mülkiyete konu gayrimenkullerin karşılıkları peşin ödenmek şartı ile
kamulaştırılabileceği" kabul edilmiştir.

İçtihadı Birleştirmeye konu sorunun görüşülmesi sırasında peşin ödeneceğine işaret edilen
karşılığın tam karşılık ( rayiç bedel ) olup, olmadığı tartışılmış; bunun tam karşılık olarak değilde,
kıymet takdir komisyonunun biçtiği değer olarak kabulünün Anayasanın 13/2. maddesinde yer alan
"temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine
aykırı olamaz" kuralı ile bağdaşmayacağı, tam karşılığın peşin ödenmemesi halinde, mülkiyet
hakkının özüne dokunan bir kısıtlama getirileceği; böyle bir anlayışın 5. maddede belirtilen
"Devletin temel amaç ve görevleri" ile bağdaşır nitelikte bulunmadığı; benimsenerek söz konusu
karşılık sözünün tam karşılık ( rayiç bedel ) olduğu kabul edilmiştir.

Şu halde kamulaştırma yapan idare, mal sahibine, tam karşılığı Anayasada gösterilen istisnalar
dışında- peşin olarak ödemek zorundadır. Bu karşılığın eksik ödenmesi halinde, mal sahibinin bir
para alacağının doğduğu açıkça ortaya çıkar.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 13. maddesinin 1. fıkrasında da kamulaştırma bedelinin,
kamulaştırma belgeleri tebliğe çıkarılmadan önce "milli bankalardan birine, hak sahibi adına
yatırılacağı" emredilmiştir. Görüldüğü gibi kamulaştırmağparasının ödeme günü de kanunla
belirlenmiş bulunmaktadır.

Görüşmeler sırasında diğer bir düşünce de kamulaştırılan taşınmaz mala idare tarafından fiilen el
konmadıkça mal sahibinin bir zararının doğmayacağı noktasında olmuştur.

Konu doğrudan doğruya mülkiyet hakkını ilgilendirmektedir; mülkiyet hakkı kime ait ise nef'i ve
hasarın da ona ait olacağı genel bir kuraldır.0 halde kamulaştırmada mal sahibinin taşınmaz malla
hukuki bağının kesildiği yani mülkiyetin idareye geçtiği andan itibaren nef'i ve hasar idareye
geçecektir.

Yukarıda açıklandığı gibi kamulaştırma bedeli mal sahibinin para alacağı haline dönüşmekte olup
"Para, her zaman kullanılması mümkün ve temettü getiren bir meta olduğundan, geç ödenmesi
halinde zararın vücudu muhakkaktır". Bu zararı kısmen karşılayacak olan faizi isteyebilmek için
ayrıca zararın ispat zorunluluğu yoktur.

Bütün bu açıklamaların sonucu olarak kamulaştırma parasının arttırılması hakkında açılacak
davalarda mahkemece arttırılan bölüm için mülkiyetin idareye geçtiği günden itibaren faiz
istenebileceğinin kabulü gerekir.

Taşınmaz malı elinde tutan eski mal sahibinin elde ettiği faydanın, faizi karşıladığı; binaenaleyh
zararın böylece denkleştiği, faiz verilmesinin eski malike çifte yarar sağlayacağı ileriye sürülebilir
ise de HUMK.nun 79. maddesinde yer alan "Hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkı
istemeye mecbur edilemez"; 74. maddesinde yer alan "Hakim iki tarafın iddia ve müdafaalarıyla
mukayyet olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez" ve 75. maddede yer alan
"Hakim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya iddia sebeplerini re'sen nazara alamaz. Onları
hatırlatacak hallerde dahi bulunamaz" kuralları karşısında, bu görüş benimsenmemiştir.

Diğer taraftan yasa yorumlanırken hukuki müesseseler arasında tutarlı mantıki ilişkinin
kopmamasına da özen göstermek gerekir. Bu açıdan hareket olunduğunda, 2942 sayılı Yasanın
3.maddesinde. yer alan taksitle ödenecek kamulaştırma parasına faiz yürütüleceği yönündeki,
kuralın da yukarıdaki sonucu doğruladığı görülür. Şu hususta özellikle belirtilmelidir ki
kamulaştırmanın idari yargı yönünden kesinleşmesinden önce veya kamulaştırma yapılmaksızın
elatma halleri içtihadı birleştirme konusunun dışında tutulmuştur.

SONUÇ : Kamulaştırma parasının arttırılması hakkında açılacak davalarda, mahkemece arttırılan
bölüm için mülkiyetin idareye geçtiği günden itibaren faiz istenebileceğine, 20.10.1989 gününde
yapılan ikinci toplantıda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nca Esas: 1988/4, Karar:
1989/3 sayı ile üçte ikiyi aşan çoğunlukla karar verildi.

Av. Ahmet Can
Mail ​: [email protected]
Whatsapp​: 0 532 409 18 85

Yasal güncellemelerden haberdar olmak için Abone Olun ⇛ ??????

Bu konudaki Diğer Yazılarımız Ve Kararlar:
Mahkemelerce Hükmedilen Alacak Veya Tazminatların Enflasyon Karşısında Aşırı Ölçüde Değer
Kaybetmiş Olması Nedeniyle Tazminat Hakkı
Enflasyon Nedeniyle Değer Kaybı Tazminatı Davası
Yüksek Enflasyon Nedeniyle Temerrüt Faizini Aşan Zararın Ek Tazminat Davasıyla Alınabilmesi
Alacağın Vadesinde Ödenmemesi Ve Borçlunun Temerrüde Düşmesi Nedeniyle Uğranılan Aşkın
Zarar (Munzam Zarar) Alacağının Tahsili Davası
Alacağın Değer Kaybına Uğratılması Nedeniyle Mülkiyet Hakkının Ve Makul Sürede Yargılanma
Hakkının Ihlal Edildiği Iddialarına İlişkin Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararı
Mahkemece Hükmedilen Alacağın Değer Kaybına Uğratılarak Ödenmesi Nedeniyle Mülkiyet
Hakkının; Yargılamanın Uzun Sürmesi Nedeniyle De Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği
İddialarına İlişkin Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararı
Hatalı Vergi Tahsili Işlemi Nedeniyle Yersiz Veya Fazla Tahsil Edilen Vergilerin Iadesinde Faiz Veya
Enflasyon Farkı Ödenmemesinden Kaynaklanan Başvuruya İlişkin Anayasa Mahkemesi Bireysel
Başvuru Kararı
Emeklilik İkramiyesinin Güncellenerek Ödenmesine İlişkin Yargı Kararının Uygulanmaması Nedeniyle
Mülkiyet Ve Adil Yargılanma Haklarının İhlal Edildiğine İlişkin Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru
Kararı

Mahkemelerce Hükmedilen Tazminatlar: Enflasyonun Yarattığı Değer Kaybına Karşı Tazminat Hakkı
İhbar Tazminatı, Yıllık Ücretli İzin Alacağı, İşe Başlatmama Tazminatı, Bakiye Süre Ücreti Alacağı,
Sendikal Tazminat Gibi İşçilik Alacaklarında Enflasyon Nedeniyle Değer Kaybı Tazminatı
Özel Hukuk Kişileri Arasındaki Borç İlişkisinden Doğan Alacağın Enflasyon Karşısında Değer Kaybına
Uğraması