Başlangıç noktası o gün değil de, bugünden alınırsa çok yanılmalara
düşülebilir. Nitekim ünlü ve değerli eleştirmenimiz Asım Bezirci bile şu
yargıya varırken ne çok yanılıyor:
"Akıncıoğlu Nazım Hikmet'ten sonra, ama Enver Gökçe ve Ahmet
Arif'ten önce halk şiirinden yararlanan ilk toplumcu şairdir." diyor.
Enver Gökçe, dost toplantılarında okuduğu birkaç şiir yazmıştı, ama
Ahmet Arif o yıllarda çok gençti, değil şiirleri adı bile duyulmamıştı. Bu
sözlerimle bugünkü durumlarına dokunmuyorum, işin başını
anlatıyorum. Divan edebiyatının tumturaklı, halk edebiyatının yumuşak
sözcüklerinden yararlanarak şiirier yazardı, ama bu etkilenme demek
miydi? "Altın yaprak, elin olsun gül memeler; ömrün tesellisidir geçer,
Sultan Süleyman'a kalmayan dünya" derken bu yararlanma ve
kullanımlara rastlarız. Bu kadarı belli dönemlerde kimde yoktur ki!..
O dönemin birçok şairi gibi Niyazi de içkiye düşkündü. Başlangıçta bu
içmelerin şiirine zararı dokunmuyordu. Ama başına hapishane olayı
geldikten sonra içkisi sadece şiirine değil, her şeyine dokunur olmuştu.
Kitabında bir resim var, hapishanede çekilmiş. Bu topluca çekilen
resimde kimler yok. Niyazi, Numan Bayazıt, Zeynel İlhan, Feyzullan
Aktan, Recep Ergün, Ali Rıza Topçu u Mustafa Yörükoğlu, Hamdi İlker,
Ali Abbas Bostan, Hasan Ozkan, yazar, şair, avukatların dışında kalanlar
başöğretmen ve öğretmendirler. Hepsi de bu tutuklanmayı yenmiş,
başarı kazanmıştır.
Kitabın yayıncısı Ömer Can, Kırklareli'ne gittiğinde oğlu Dr. Tevfik'e
benim selamımı iletmiş. O da, "Kırklareli'ne gelmiş, uğramadı..." diye
sitemli. Haklıdır. Ancak bir şeyi bilmiyordum, o gelişte öğrendim. Bu on
kişiyi gammazlayıp, hapislere düşüren kişi, o gidişte, seçim gezisinde
gazeteci olarak bize rehberlik ediyordu. Nasıl gidebilirdim, az kaldık,
döndük, görev gezisiydi.
81