Peki, nedir bu tarz-ı cedid ya da vâdî-i nev? Bu tarz şiir,
hikemi şiir, hakimane şiir, hikmet-âmiz şiir diye bildiğimiz;
düşündürme, yol gösterme amaçlı şiirdir… Nasihat şiiridir…
Zaman on yedinci yüzyılın ikinci yarısıdır. Osmanlı, güç,
sıkıntılı günlerini yaşamaktadır. Zevale yüz tutmuştur.
Yukarıda adını andığımız Urfalı Nâbî ise; aklıselim sahibi,
düşünen, gördüklerine; çevresinde olup bitenlere ibret
gözüyle bakabilen, zamanında yaşananları eleştiren ve
bunları söze döküp etrafındakilere akıl veren bir mizacın
sahibi bir Osmanlı Efendisi, bir Divan şairidir. Ve o
zamanda, hâlâ şairlerin dillerinde, âşıkane-rindane şiir
dolaşmaktadır. Onun da değişmeye, yenilenmeye ihtiyacı
vardır. Kısacası, yaşanan tarihi dönem. Aklıselim, basiret,
zeka sahibi oluş, gördüğü her şeyden, yaşadıklarından
hisse kapıp şiire aktaran bir kişilik ve şiirde yenilik arayışı;
Yusuf Nâbî’yi on yedinci yüzyılın ikinci yarısında hikemi şiire
yönelten üç önemli neden olarak karşımıza çıkar. Bu
nedenlerin hepsinin yolu ise hikmette buluşur. Peki nedir
hikmet? Hikmetten ne anlayalım? Sorunun cevabı için önce,
kelimenin sözlüklerde geçen anlamlarına bakmamız
gerekiyor.
Hikmet değişik anlamlara gelen Arapça bir kelimedir.
Kaynaklara göre İbranice hokhma ve Süryanice hekhmethâ
kelimeleriyle ilişkilidir. Felsefe, fizik, ilim, ilahi ilim, âriflik,
hakimlik, bilinmeyen neden, varlıkların ve olayların
oluşunda Allah’ın insanlar tarafından bilinemeyen,
anlaşılamayan gizli amacı, atasözü, özdeyiş vb. Sözlükler
hikmeti tanıtıcı bu anlamlara yer veriyorlar.
Hikmete konumuz açısından, daha doğrusu Nâbî’nin
şiirlerine yansıyan görünümüyle baktığımızda ona; ortak
dehanın yarattığı düşünce sistemidir, diyebiliriz. Bu
bağlamda hikmet bir bakıma ait olduğu toplumun -
ilgilendiğimiz dönemle bağlantılı olarak on yedinci yüzyıl
49